İşe alımları yapay zekâ yapıyor
Britanya’da büyük şirketlerin işe alımlarda giderek daha fazla yapay zekâ kullandığı biliniyordu. Ancak rakamlar yeni açıklanmaya başlandı. Bu ülkedeki tüm işe alımların yüzde 26’sında yapay zekâdan yardım alınmış geçen yıl. Bir önceki yıla göre 9 puan artış var. Yani bir yılda yüzde elliden fazla artmış bu rakam.
Özellikle pozisyonlara uygun yeni mezunları tespit etmede yani aday belirlemede yapay zekâ kullanılıyor. Britanya Hükümeti, BBC, Bank of England, Fujitsu, HSBC, Deloitte, BT, Network Rail ve Marks & Spencer bu yöntemi kullanan kuruluşlardan sadece bazıları.
Bu ne anlama geliyor? Şu anlama geliyor. Mesela birkaç aşamalı işe giriş sürecinde ilk veya ilk iki aşamayı yapay zeka sizin için hallediyor. Onun filtrelerinden geçtikten sonra bir insanla yüzyüze konuşacak aşamaya gelebliyorsunuz. Biliyorum korkutucu geliyor böyle yazınca.
Yeni mezunların işe giriş süreçleri üzerine araştırmalar yapan ISE (Institute of Student Employers) raporuna göre her yıl aynı pozisyonlar için daha fazla insan işe başvuruyor ve bu da işe alımda çok büyük veri yığınları arasında yol bulmayı gerektiriyor. Yapay zekâ bu işi kolayca yapıyor ve en doğru adayları belirliyormuş.
Yapay zekânın sizi fark etmesi için, tıpkı stream platformlarına algoritmanın seveceği formatta şarkı yüklemek gibi (intro’su kısa, hemen sadede gelen, melodik, tekerleme gibi sözleri olan şarkıların şansı daha fazla), muhtelif platformlara kendinizle ilgili yapay zeka tarafından hemen fark edilecek veriyi içeren özgeçmişler yüklemeniz gerekiyor.
Yapay zekâ bir insanın gözünden kaçabilecek detayları bulabilir. Bir insanın, şu vaya bu şekilde oluşmuş değer yargılarıyla eleyebileceği adayları sisteme katabilir. Uygun kullanılırsa yapay zekâ sistemin daha adil olmasını sağlayabilir. Herkesin bildiği gibi pek çok kuruluşun ve şirketin işe alım süreçlerinde zaman zaman belirli pozisyonlar sadece belirli insanlar için adrese teslim açılıyor ve duyuru süreci formalite icabı yürütülüyor. Yapay zekâ kullanımına geçen firmalarda en azından bu daha zor yapılacak gibi durmakta.
ISE araştırmasındaki çarpıcı bilgilerden biri, de şu: Son 20 yılda, yeni mezunları almaya yönelik açtıkları pozisyonlar için minimum not ortalaması şartı koyan şirketlerin sayısı yarı yarıya azalmış. Yani okulda iyi öğrenci olmak ve yüksek not ortalamasıyla mezun olmak, en azından belli sektörlerde eskiye göre daha az önemli. Bunu şöyle açıklıyor araştırmayı yapanlar: Firmalar, işe aldıkları elemanları kendileri yetiştirmek istiyor. Okulda edinilmiş, değiştirilmesi zor bilgilerle gelenler, “Ben bu işi zaten biliyorum” diye düşünenler yerine daha kolay şekillendirilmeye uygun elemanlar 20 yıl öncesine göre daha fazla tercih ediliyor. Firmalar elemanlarını kendi kültürlerine göre eğitmek ve ileride stratejik pozisyonlara kendi yetiştirdikleri elemanları yerleştirmek istiyor. Bu da başlangıç aşamasında daha az adayın filtrelere takılması anlamına geliyor. Peki not ortalaması değilse kriter, nedir? İşte yapay zekâ, adayları çok detaylı şekilde arayıp bulmaya yardımcı olabiliyor bu noktada.
Tahminler mi? Beş yıl içinde işe alım sürecinde yapay zekâdan yardım almayan hiçbir şirket kalmayacak. Çünkü memnuniyet anketinde eskiye göre daha iyi sonuç aldıklarını söyleyen şirketlerin oranı yüzde 83.
Yapay zekâ işimizi elimizden alacak mı sorusunun yanıtı hâlâ havada. İlk aşamada bir kırılma yaşanacağı (ve yaşandığı) kesin. Ama uzun vadede yapay zekâ şaşırtıcı şekilde yeni imkanların kapısını da açabilir.